İSRA 33 |
وَلاَ
تَقْتُلُواْ
النَّفْسَ
الَّتِي حَرَّمَ
اللّهُ
إِلاَّ
بِالحَقِّ
وَمَن قُتِلَ
مَظْلُوماً
فَقَدْ
جَعَلْنَا
لِوَلِيِّهِ
سُلْطَاناً
فَلاَ
يُسْرِف
فِّي الْقَتْلِ
إِنَّهُ
كَانَ
مَنْصُوراً |
33. Allah'ın haram
kıldığı canı hak ile olmadıkça öldürmeyin. Kim zulmedilerek öldürülürse Biz,
velisine bir güç ve yetki vermişizdir. O halde o da öldürmekte aşırıya
gitmesin. Çünkü o, zaten yardıma mazhar olmuştur.
Yüce Allah'ın:
"Allah'ın haram kıldığı canı, hak ile olmadıkça öldürmeyin" buyruğuna
dair açıklamalar, bundan önce el-En'am Süresi'nde (151. ayet, 8. başlıkta)
geçmiş bulunmaktadır.
Yüce Allah'ın: "Kim
zulmedilerek öldürülürse Biz, velisine bir güç ve yetki vermişizdir. O halde o
da öldürmekte aşırıya gitmesin. Çünkü o, zaten yardıma mazhar olmuştur"
buyruğuna dair açıklamalarımızı da üç başlık halinde sunacağız:
1- Zulmen Öldürülenin Velisinin
Yetkisi:
2- Kısasta Aşırı Gitmek:
3- Çünkü Veli Yardıma Mazhar Olmuştur:
1- Zulmen Öldürülenin
Velisinin Yetkisi:
"Kim,
zulmedilerek" yani öldürülmesini gerektiren bir sebep olmaksızın
"öldürülürse Biz, velisine" onun kanını talep etmek hakkına sahip
olanlara "bir güç ve yetki vermişizdir."
İbn Huveyzimendad der
ki: Velinin erkek olması gerekir. Çünkü Yüce Allah veliyi tekil ve müzekker
olarak zikretmiştir. İsmail b. İshak da, Yüce Allah'ın: "Biz velisine bir
güç ve yetki vermişizdir" buyruğunda, kadının, "veli" lafzının
mutlak olarak kullanımının dışında kaldığına delil bulunmaktadır. Hiç şüphesiz,
kadınların kısasta her hangi bir hakları yoktur. Bundan dolayı kadının, kısas
hakkını affetmesinin de bir etkisi olmaz ve onun kısas uygulanmasını
gerçekleştirme yetkisi de yoktur.
Muhalif görüşte olanlar
ise şöyle demektedir: Burada "veli"den kasıt mirasçıdır. Zaten Yüce
Allah da şöyle buyurmaktadır: "Mü 'min erkeklerle mü'min kadınlar
birbirlerinin velileridir. "(et-Tevbe, 71) Bir başka yerde de: "iman
edip de hicret etmeyenlere gelince,' hicret edene kadar sizin on larla hiç bir
velayetiniz yoktur. "(el- Enfal, 72) Yine Yüce Allah, bir başka yerde:
"Akrabalar", Allah'ın Kitabınca birbirlerine daha yakındırlar"
(el-Enfal, 75) diye buyurmaktadır. Bu ise, diğer mirasçıların da kısas hakkını
talep edebileceklerini kabul etmeyi gerektirmektedir. Sözünü ettikleri velinin,
zahiri itibariyle müzekker olup tekil olduğu iddialarına gelince, müzekker ile
müennesinin (eril ve dişilinin) eşit olduğu cins isim olan lafızlar gibidir. Bu
görüş ayrılığının geri kalan diğer bilgileri ise, hilaf (mukayeseli mezhepler
fıkhı) kitaplarında yer alır.
"Bir güç ve yetki
(sulta) vermişizdir." Yani Biz, ona bir otorite vermişizdir. Dilerse
katili öldürür, dilerse affeder, dilerse de diyet alır. Bu açıklamayı İbn Abbas
-r.a-, ed-Dahhak, Eşheb ve Şafii yapmışlardır.
İbn Vehb de der ki:
Malik dedi ki: Buradaki "sultan (güç ve yetki)" Allah'ın emridir. İbn
Abbas ise, kesin delildir demiştir. Bunun, katilin kendisine teslim edilmesi
için istemesi demek olduğu da söylenmiştir.
İbnu'l-Arabi der ki: Bu
görüşler birbirlerine yakındır. Bunların en net olanları ise, Malik'in dediği:
Burada sultandan kasıtın Allah'ın emridir, şeklindeki açıklamasıdır. Diğer
taraftan şanı Yüce Allah'ın emri açık bir nas halinde vaki olmadığından dolayı,
ilim adamlarının bu hususta farklı görüşleri vardır. İbnü'l-Kasım, Malik ve Ebu
Hanife'nin, bundan kastın özellikle öldürmedir dediklerini nakletmektedir.
Eşheb ise şöyle demektedir: Bundan kasıt, az önce sözünü ettiğimiz gibi
muhayyer olması demektir, Şafii de böyle demiştir. Bu anlamdaki açıklamalar,
bundan önce el-Bakara Suresi'nde (178. ayet, 1. başlık ve devamında) geçmiş
bulunmaktadır.
2- Kısasta Aşırı
Gitmek:
"O halde, o da
öldürmekte aşırıya gitmesin" buyruğu ile ilgili olarak üç ayrı açıklama
yapılmıştır:
1. Katilden başkasını
öldürmeye kalkışmasın. Bu, el-Hasen, ed-Dahhak, Mücahid ve Said b. Cübeyr'in
görüşüdür.
2. Arapların yaptıkları
gibi velisi olduğu kimsenin yerine iki kişi öldürmeye kalkışmasın.
3. Katile müsle yapmasın
(azalarını kesmesin). Bunu da Talk b. Habib söylemiştir. Aslında bunların hepsi
de kastedilmiştir, çünkü bunların hepsi yasak kılınmış olan aşırılığa
gitmektir. Yine buna dair yeterli açıklamalar, el-Bakara Suresi'nde (178. ayet
1. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.
Cumhur, "Aşırıya
gitmesin" diye "ya" ile okumuşlardır ki, bundan kasıt velidir.
İbn Amir, Hamza ve el-Kisai ise, (...) şeklinde; "(kısas uygulayacak kişi)
aşırıya gitme!" anlamında "te" ile okumuşlardır ki, Huzeyfe'nin
kıraati de böyledir. el-Ala b. Abdülkerim, Mücahid'den şöyle dediğini rivayet
eder: Bundan maksat, ilk katile hitaptır. Yani bize göre, ey Katil! Sen,
(öldürmek suretiyle) aşırıya gitme demektir.
Taberi ise şöyle
demektedir: Bu, Peygamber (s.a.v.) ile ondan sonraki yöneticilere hitap
manasınadır. Yani, (ey bu gibi hükümleri uygulamakla yükümlü olan yöneticiler)
katilden başkasını öldürmeyiniz! Ubey'in Mushaf'ında ise: "Öldürmekte
aşırıya gitmeyiniz" şeklindedir.
3- Çünkü Veli Yardıma
Mazhar Olmuştur:
Yüce Allah'ın:
"Çünkü o" buyruğunda kastolunan velidir. "Zaten yardıma mazhar
olmuştur" ona yardım olunmuştur.
Eğer: Nice maktul velisi
vardır ki, yardımsızdır, hakkını alamamaktadır denilecek olursa, cevabımız
şudur: Yardım, kimi zaman delilin açıkça ortaya çıkmasıyla, kimi zaman da bunun
gereğinin tam olarak yerine getirilmesiyle, üçüncü olarak da her ikisi birlikte
sözkonusu olmak suretiyle gerçekleşir. Hangisi olursa olsun bu şüphesiz ki,
şanı Yüce Allah'tan bir yardımdır.
İbn Kesir de,
Mücahid'den şöyle dediğini rivayet etmektedir: Şüphesiz ki öldürülen kişi
yardıma mazhar olmuştur, demektir. en-Nehhas da der ki: Buyruk: Muhakkak Allah
ona velisi vasıtasıyla yardım eder demektir. Yine bu buyruğun, Ubeyy (r.a)'ın
kıraatinde şu şekilde olduğu rivayet edilmiştir: "Öldürmekte aşırıya
gitmeyin. Çünkü o maktulün velisi zaten yardıma mazhar olmuştur."
en-Nehhas der ki: Daha
açık olan bu ("aşırıya gitmesin" fiilinin) "ya" ile olması
ve veli için söz konusu edilmesidir. Çünkü eğer öldürme hakkına sahip ise o
kimseye "aşırıya gitmesin" denilebilir. Bu ise velinin bir hakkıdır.
Bununla birlikte "te" ile (aşırıya gitmeyin) anlamında olması da
mümkündür, yine bu hitap veliye olur. Ancak bu durumda (gaibden) muhataba
geçişe ihtiyaç vardır.
ed-Dehhak der ki: Kur'an-ı
Kerim'de öldürme ile ilgili ilk nazil olan buyruk budur ve bu buyruk Mekke'de
inmiştir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN